Batılın Küresel Kuşatması




İslam dünyası ülkeleri savaşları önleyebilecek politik iradeye bilince ve güce sahip bulunmuyor. Buna ilaveten İslam dünyasının kültürel ve entelektüel silahları, birikimi de küresel propagandanın kuşatması karşısında yeterli olamıyor. Ahlaki değerlendirmelere, vicdani değerlendirmelere imkan vermeyen, ihtiyaç duymayan bir zamanda yaşamak insanda korku ve dehşet uyandırıyor.

Bilinen, belirlenen nesneler olmaktan çıkarak, bilen ve belirleyen öznelere dönüşmeliyiz. Bilmek için bilmek değil hayatımızı dönüştürmek üzere bilmeliyiz.

Hangi kültürde olursa olsun tekbencilik düşmanlıklar ve karşıtlıklar üretir. Tekbencilik herkesin kendileri gibi olmasını da dayatır.

ABD ve Avrupa İslam toplumlarına karşı ortak bir kimlik duygusu ve bilinciyle hareket ediyor.

Bugünün Dünyası ahlaki otoriteleri, ahlaki akımları, ahlaki hareketleri bulunmayan bütünüyle çıkarcı mantığa teslim olmuş bir dünyadır. Toplumlarımızın gerçekliği farklı algılama ve yorumlama özgürlükleri yok edilmektedir.

İçerisinde bulunduğumuz dönemde küresel bir baskı atmosferi oluşturuluyor. Küresel iktidar bütün dünyaya, bütün insanlığa tek biçimli bir gündemi, yalnızca kendi özel gündemini dayatıyor.

Kendi kültür ve uygarlıklarını, insanlık tarihinin erişilmez zirvesi olarak gören, dünyanın, insanlığın gerçekleştirdiği yaşayan ve tarihleri hala devam eden diğer kültür ve uygarlıkları görmeyen zihniyet, ırkçılık, milliyetçilik, ayrımcılık yapıyor demektir.

Şimdiki zamanı, gereği gibi bütün boyutlarıyla tanımlayamayan, göremeyen, yorumlayamayanlar şimdiki zamanın tarihine müdahale edemez ve yön veremezler. Zamanın ruhuna, yönüne, akışına yabancı kalanlar tarihe de yabancı kalırlar. Enerjilerini, ilgilerini dikkatlerini, hassasiyetlerini geçmişte olup bitenler üzerinde yoğunlaştıran da şimdiki zamanın kaybederler.

ABD'nin özel çıkarları İnsanların genel çıkarlarından daha üstün tutuluyor. Propaganda araçlarına egemen olanlar çıkarlarına uygun tanımlar, yorumlar yapıyor ve bu temelsiz, tek yanlı tanımları, yorumları bütün insanlığa dayatıyor. Aklımızı, irademizi, hareketlerimizi yanlış yöne yönelten bir propaganda sistem ile karşı karşıyayız. Bugün daha güncel ve sansasyonel şekilde sokulmuş bulunan terörizm tanımı da egemenlerin çıkarlarına hizmet edebilecek şekilde tanımlanıyor. ABD kendisine yönelik terörist saldırıları hem iç hem dış politikada çok büyük ve çok verimli bir çıkar malzemesi olarak keyfi bir şekilde kullanıyor.

İslami proje eski zamana eski dünyaya dönmeyi değil, İslami anlamları güncelleştirecek yeni bir zamana ve dünyaya dönmeye amaçlıyor. Geleneksel bir dünyaya dönmek yerine sahih geleneklerin hayat veren katkılarıyla bugünün dünyasını inşa etmek kuşkusuz daha da önem kazanıyor. Bunun için hepimizin evrensel çapta güçlü kültürel ilişkilere ihtiyacı var.

Günümüzdeki en büyük yıkılış en büyük çöküş ahlakın ve adaletin yıkılışıdır. Küresel sistem dünya çapında gerilimler üretiyor, ideolojik ve politik çatışmalar nedeniyle insanlığın gerçekleri öğrenme hakkını ihlal ediliyor.

Tüm insanlığı dehşete düşüren, evrensel yıkımı gerçekleştirebilecek şiddet, terör araçlarını üreten, pazarlayan ve kullanan, ölüm teknolojileri geliştiren ABD, kitlesel yoksullaşmaları, ölümleri göze alarak bütün karşıtları yok etmeye yönelik sistematik bir denetleme, düzenleme ve yönetme biçimi gerçekleştirmeye çalışıyor.

Bugün Emperyalist dünyayı engelleyebilecek, zayıfların, mahrumların hukukunu temsil edebilecek, hukukunu koruyabilecek bir merci bulunmuyor.

Dünyevi hayatımızı ahiret bilincini canlı tutarak, ölçülü, dengeli, sorumlu hale getirebiliriz. Dünya hayatımızda ebedi hayatımızı belirleyebilecek sorumluluklar, çabalar, ilişkiler gerçekleştirebilmeliyiz. Dünyevi hırsızlar, ihtiraslar, bağımlılıklar, tutkular ve çıkarlar adına ebedi hayatımıza gölge düşürmemeliyiz.

Her alanda bir anlam ve içerik yoksullaşması ile karşılaşıyoruz. Hayat, yalnızca nesnelere yönelik ilgiden ibaret bir hayat haline dönüşüyor.

Ben merkezci faydacılık, bencillik, basit, günlük ve küçük amaçlar peşinde koşmak büyük ve nihai amaçları gündemden düşürüyor. Küçük, anlık ve maddi özgürlüklere sahip olanlar bunlarla bir şekilde tatmin olanlar, nihai özgürlükler için çaba harcamayı göze alamıyor. Bir kesim insan ise yalnızca markalara tutunarak yaşıyor, hazzı ve mutluluğu markalarda buluyor.

Sosyal davranış ve ilişki biçimleri olumsuz yönde değişiyor. Medyalar tarafından üretilen tüketilen kitle kültürü düşünmeyi, değerlendirmeyi, yorumlamayı, sorgulamayı değil kopyalamayı öğretiyor.

Reelpolitik uygarca ilişkileri, konuşmaları, tartışmaları, etkinlikleri olduğu gibi hayatımızın şiirsel yanını, duygusal yanını tahrip ediyor, bencillikleri büyütüyor, paylaşma duygularını, şefkat ve merhameti zayıflatıyor. Bizleri kendimiz kılan inançlarımızdır. Özgür bir varoluş inançlarımızı özgür kurmakla mümkün olur. Her koşulda kendimizi inançlarımız doğrultusunda yansıtmak durumundayız. Gerçek kimliğimiz, inançlarımızı bütününü temsil ettiğimiz takdirde gerçekleşir.

Mensuplarına kendi düşünce, eylem ve iradelerinden yoksunlaştırarak ve pasifize eden, mensuplarından nedenini sorgulamaksızın kayıtsız şartsız itaat isteyen, düşünmeye ve üretmeye değil sayılara ve propagandaya önem veren, mensuplarının düşüncelerini kontrol eden, seçeneklerini, imkânlarını, güçlerini, yeteneklerini sınırlandıran, itaat etme özgürlüğü dışında özgürlük tanımayan, mensuplarını şeyleştiren, yalnızca eskileri biriktiren ve tüketen, insanlığı ve tarihi etkileyebilecek bir etkinlikte bulunma yeteneği olmayan, olayları çözümlemek yerine yalnızca hissi tepkiler veren, İslam'ı parçalı olarak algılayan, her zaman düşünsel bir rehavet içerisinde olan, kendilerini yeniden üretime ihtiyacı duymayan, kendilerini sorgulamayan ve sorgulanmaya izin vermeyen, liderlerine dokunulmazlık kazandırarak putlaştıran, mensuplarına nesne muamelesi yaparak onların bireyselliklerini ve özelliklerini tanımayan toplumlar, bugünkü sistemin ve sürecin mahiyetini, içeriğini kavrayamıyor, yorumlayamıyor, bu nedenle de egemen söylem aracılığıyla tarih dışı, siyaset dışı, toplum dışı bir konuma itiliyor.

Kur’an-ı Kerim, insanlığa, hayata en güzel yol ve yöntemlerle, hikmetle, bilgiyle, irfanla hitap etmemiz gerektiğini buyuruyor, öğütlüyor. Müslüman olmak hayatın ve tarihin içerisinde en güzel şekilde, en onurlu şekilde durmak anlamına geliyor.

Yorumlar

Popüler Yayınlar