Planlanmış Küresel Krizler “Great Reset”

 

2020 yılı küresel çapta tüm insanlığın maruz kaldığı krizlerle dolu bir yıl olarak devam ediyor. İnsanlık bir yandan salgın hastalıkla mücadele ederken diğer yandan bir grup insan bu krizi kendi lehine kullanmak istiyor ya da kasıtlı olarak kendi amaçlarını gerçekleştirebilmek için krizler oluşturuyor.

Bu yazımda bazı görsel ve yazılı materyalleri ele alarak içinde yaşadığımız dünyada gerçekleşen krizlerin olağan bir süreç neticesinde mi yoksa planlı bir program neticesinde mi oluştuğunu analiz edeceğim.

Dünyaca ünlü “Time” dergisi Kasım 2020 ilk hafta sayısında “The Great Reset” başlığı altında bir yazı ve görsel yayımladı. Bahsi geçen konu başlığı iki farklı anlama gelebilmektedir. Birinci anlamı “Büyük Sıfırlama”, ikinci anlamı ise “Harika Sıfırlama” anlamına gelmektedir.

Derginin kapağını ilk olarak inceleyelim. Kapakta yer alan görselde tam ortada dünya yer almaktadır. Dünyanın ön tarafında ise bir inşaat iskelesi, o iskelede çalışan işçiler ve işçilerin patronları yer almaktadır. Görselin en alt kısmında ise bir kadın ve onun kucağında mutlu bir çocuk görüyoruz. Görselin sağ kısmında yer alan işçi dünyadan büyük bir kısmı Afrika’yı ve az bir kısmı Güney Avrupa’yı kapsayan kısmını bütünden çıkardığı görülmektedir. Gündelik yaşantımızda herhangi bir yapının önünde bir inşaat iskelesi gördüğümüzde orada ya bir restorasyon çalışması yani bir iyileştirme çalışması olduğunu düşünürüz ya da sıfırdan bir yapı inşa edildiğini düşünürüz. Kapaktan yola çıkarsak sıfırdan bir şey inşa etmekten ziyada var olan bir şeyi iyileştirmek veya onarmak adına bir çalışma yapıldığını anlıyoruz.

Büyük Sıfırlama ile ilgili bilgi edindiğimiz tek kaynak Time dergisi değil. Bu konuda çalışma yürüten kurumlardan biride Dünya Ekonomik Formu’dur. Konu ile ilgili çok kapsamlı bir çalışma hazırlayan Dünya Ekonomik Formu, kendi sitesinde ayrıntılı bir açıklamaya yer vermiştir.


 



Siteye girip “Büyük Sıfırlama” ile ilgili açıklamalara baktığımızda ilk olarak şu yazı ile karşılaşıyoruz: “Küresel paydaşların COVID-19 krizinin doğrudan sonuçlarını eşzamanlı olarak yönetmede işbirliği yapmaları için acil bir ihtiyaç var. Dünyanın durumunu iyileştirmek için Dünya Ekonomik Forumu Büyük Sıfırlamayı başlatıyor.”  Gördüğünüz gibi burada sıfırlama olarak ele aldıkları konuyu aslında dünyanın mevcut halini iyileştirmeye yönelik bir proje olduğunu belirtmişlerdir. Konu ile ilgili ilerleyen kısımlarda şu açıklamalar yer alıyor: “Covid-19 Krizi ve yol açtığı siyasi, ekonomik ve toplumsal aksamalar, karar alma için geleneksel bağlamı temelden değiştiriyor. Sağlık ve finanstan enerji ve eğitime kadar birçok sistemin tutarsızlıkları, yetersizlikleri ve çelişkileri, yaşamlar, geçim kaynakları ve gezegen için bir küresel endişe bağlamında her zamankinden daha fazla açığa çıkıyor. Liderler kendilerini orta ve uzun vadeli belirsizliklere karşı kısa vadeli baskıları yöneten tarihi bir dönüm noktasında bulurlar.”

Devamında ise “Büyük Sıfırlama” yı insanlığın kurtuluşu olarak gösterdikleri bir açıklama yer almaktadır.  Time dergisinde de “Büyük Sıfırlama” ile ilgili olarak: “COVID-19 salgını, istediğimiz gelecek türü hakkında düşünmek için eşsiz bir fırsat sağladı. TIME, önde gelen düşünürlerden yaşama ve çalışma şeklimizi nasıl dönüştüreceğimiz konusunda fikirlerini paylaşmalarını istemek için Dünya Ekonomik Forumu ile ortaklık kurdu.” şeklinde bir açıklamaya yer vermiştir.


“Büyük Sıfırlama” ya destek veren ve bu konuda olumlu düşüncelerini dile getiren kişiler küresel anlamda önemli görülen, etki alanı geniş, küresel etkinliği yüksek kişilerdir. Örneğin Dünya Ekonomik Formu kurucularından biri olan Klaus Schwab, daha iyi bir ekonomi için Kapitalizmin yeniden düşünülmesi gerektiğini, gelişen olaylar neticesinde kapitalizmin yeniden yazılması gerektiğini ve böylelikle daha iyi bir dünyanın var olabileceğini ifade etmiştir.

Japonya’nın ünlü iş adamlarından biri olan Kengo Sakurada, “ Sosyal Değeri Dahil Etmek İçin Kapitalizmi Yeniden Tasarlayın” şeklinde “Büyük Sıfırlama” yı destekleyici bir açıklama yapmıştır.

“IMF Başkanı Kristalina Georgieva, Sürdürülebilir Bir Geleceği Finanse Etmek İçin 'Yüzyılda Bir Fırsatımız' Olduğunu Söyledi”  Yani İMF başkanı da krizi bir fırsata çevirmeyi önermektedir.




Konu ile ilgili açıklama yapan ve krizden çıkış yolu olarak gösterilen yollar yani Batı kaynaklı çözüm önerilerinin büyük çoğunluğu sürdürülebilir bir çözümden bahsetmektedir. “Büyük Sıfırlama” veya “Harika Sıfırlama” ile dünya için amaçlanan şeyler; Dünyanın daha iyiye gidebilmesi için, küresel sorunların, iklim sorunları, kirlilik sorunları, açlık ve yoksulluk gibi sorunların çözülebilmesi, doğanın tahribatının önlenmesi için dünya genelinde kalıcı bir değişikliğe ihtiyaç olduğu belirtilmektedir. Bu değişikliğinde “Harika Sıfırlama” olduğu belirtilmektedir. Aslında ilk bakışta güzel bir amaç taşıdığı izlenimine kapılabiliriz. Çünkü bahsi geçen sorunlar gerçekten dünya ve insanlık için büyük problemlerdir. Ancak burada karşı karşıya kaldığımız muhtemel tehlike çözüm önerisi sunan zihniyet ile sorunu ortaya çıkaran zihniyet aynıdır. Yani bizleri bu krizlerden, kaostan, sefaletten kurtarmayı öneren zihniyet aslında yüzyıllardır yerleşik düzeni kuran, bahsi geçen sorunların doğrudan veya dolaylı olarak müsebbibi olan zihniyet, aktördür. Durum böyle olunca bu önerilen “Harika Sıfırlama” ile ilgili Batılı önermelere, yani şimdiye kadar küresel düzeni inşa eden Batılı fikirleri ele almak gerekmektedir.

Batılı önermelerden biri: “Dünyadaki insan nüfusunu azaltmak ve sonrasında geriye kalan nüfusu da kontrol altında tutarak ve mevcut elde edilen sonucu koruyarak dünyanın geleceğini kurtarmak.” Bu kanıya vardığımız Batılı kaynaklardan biri Oxford Üniversitesi Yayınları tarafından American Biological Sciences Enstitüsü adına yayınlanan BioScience dergisinin 2019 sayısında yayımlanan “Dünya Bilim İnsanlarının İklim Acil Durumuna Karşı Uyarısı” adlı makalede geçen “dünya nüfusu sabitlenmeli ve ideal olarak kademeli olarak azaltılmalıdır.” Şeklindeki savunması başta ifade ettiğimiz şeyleri destekler niteliktedir.


Yine Batı kaynaklı bir düşünceye bakacak olursak, 1998 yılında “Nüfus Bombası” adlı kitabı yazan Amerikalı ekolojist Paul R. Ehrlich, bir televizyon programında şu ifadeleri kullanmıştır: “Var olan tek umut, en azından Amerika için yapabileceğimiz cesur bir hükümet kurmaktır. Baktığınızda nüfusumuz çok fazla ve bu artık kontrol altına alınmalı.” Kitabında da dünya nüfusu ile ilgili benzer ifadelere yer vermiştir.



Bu düşünceye benzer bir düşünceyi neredeyse bütün dünyaya ulaştırabilmiş bir diğer Batı kökenli mesaj Amerikan yapımı bir süper kahraman filminde kötü olarak gösterilen bir karakterin dünyanın iyiliği için dünya nüfusunu belirli bir miktarda yok ederek geri kalan insanlığa hizmet ettiğinin mesajı verilmiştir. Filmde her ne kadar kötü karakter olarak gösterilse de bu karakterin fikirleri ayrıntılı şekilde, gerekçeleriyle izleyiciye aktarılmıştır. Bu ve buna benzer düşüncelerin çok sık dile getirilmesi, görselleştirilmesi veya ileride bu tarz bir projenin gerçekleşmesi halinde dünyanın ne kadar yaşanabilir, harika bir yer olacağı ile ilgili yapılabilecek yeni bir film bu düşüncelerin insanlar arasında normalleşmesine hatta desteklenmesine neden olabilecektir. Bir başka Amerikan yapımı filmde de dünya nüfusunu azaltmaya yönelik bir çalışma yürüten bir insanın dünyaya bir virüs yayarak nüfusu azaltmak istemesi konusu işlenmiştir. Pek çok komplo teorisi ile ilgili kitap yazan ünlü bir yazarın kitabından esinlenerek çekilen bu filmin final sahnesinde virüs İstanbul’dan dünyaya yayılması için girişimde bulunulacak iken son anda engelleniyor.




Dünyanın en zengin insanlarından birisi olan Microsoft'un kurucusu Bill Gates'in, 2015 yılında Batı Afrika'yı saran Ebola salgınıyla ilgili konuşmasında söylediği sözler covid-19 ile ilgili olarak ilgimizi çekmişti. "Önümüzdeki 10 yılda eğer bir şey 10 milyondan fazla insanın hayatına son verirse bu bir savaştan çok, yüksek derecede hızlı yayılan bir virüs olur." diyen Gates, "Salgın hastalıkları durdurmak için ise çok az yatırım yaptık. Bir sonraki salgın için hazır değiliz." ifadelerini kullanmıştı. “Bulaşıcı hastalığa yakalandığı halde kendini iyi hisseden, uçağa binmiş ya da markete gitmiş birinden virüs kapabilirsiniz. Virüsün kaynağı Ebola gibi doğal bir salgın da olabilir ya da bir biyoterörizm de olabilir. Öncelikle yoksul ülkelerde güçlü bir sağlık sistemine kurulmasına ihtiyacımız var. Tıbbi ekiplerle, eğitimli ve yardıma hazır bir sürü insana ordunun birliğine ihtiyacımız var.” Bill Gates burada bir öngörüde bulunmuş ve gerçekleşebilecek muhtemel tehlikelerden bahsetmiştir. Dünya Sağlık Örgütü Afrika’da pek çok insanın ölmesine neden olan Ebola hastalığı ile ilgili bir aşıyı 13 Kasım 2019 tarihinde ilk kez onayladı. Dünya Sağlık Örgütü'nden (DSÖ), yapılan yazılı açıklamaya göre, ABD’li ilaç şirketi Merck tarafından geliştirilen ve Ervebo adını taşıyan ebola aşısı, DSÖ’nün kalite, güvenlik ve fayda standartlarını taşıyor. Şimdi birazdan yapacağım analiz için bir komplo teorisi olarak adlandırabilirsiniz veya dünyadaki krizlerin kontrollü bir şekilde meydana geldiğini söyleyebilirsiniz. İşte bu konudaki araştırmam. Ebola ile ilgili aşıyı geliştiren Merck firması ile ilgili bazı haberler şöyle:

 “-Merck CEO'su, firmanın geleceğinin İsrail’inkiyle iç içe geçtiğini görüyor.”

“Üst düzey yetkili biri, İsrail inovasyonunun Merck sağlık hizmetleri gelirinin yarısını oluşturduğunu söylüyor.”

“Merck Şirketin CEO'su Pazartesi günü yaptığı açıklamada, Merck KGaA'nın yaşam bilimi ve performans malzemeleri sektörlerinde iki satın alma ile İsrail'deki varlığını önemli ölçüde genişletmeyi beklediğini söyledi.”

“Alman devi Merck, Kudüs'ün Qlight Nanotech'ini satın alarak İsrail Araştırma ve Geliştirme merkezleriyle artan sayıda çokuluslu şirkete katıldı. Qlight’ın yenilikçi nanokristal teknolojisi, düşük enerjili LCD ekranlar ve LED aydınlatma için idealdir. Merck’in diğer İsrail girişimleri arasında Rebif (MS) ve Erbitux (kanser) tedavilerini geliştiren biyoteknoloji Serono bulunmaktadır.”





Ebola virüs aşısını geliştiren firma, ilacın çıkış zamanı, İsrail ve Siyonizm ile olan bağlantısı üzerine düşünmeyi okuyuculara bırakıyorum.

Yeniden Time dergisindeki “Büyük Sıfırlama” ile ilgili yayınlanan makalelere dönecek olursak. Dergide yayımlanan bir makalede 2023 yılında nasıl  yeni bir dünya kurulacağı, geçen süreçte küresel anlamda karşılaşılacak krizlerin ve bu krizlerin nasıl çözüleceği ile ilgili bilgilere yer vermiştir. Makale geleceğe dair bir kurgu olarak yazılmıştır. Ancak Time gibi bir dergi buna inanmış olacak ki bu tür bir iddiayı yayımlamış. ABD seçimlerinde seçimi Joe Biden’ın kazanacağı ifade edilmiş ve geleceğin dünyasını ve mevcut krizleri çözmek amacıyla 11 Şubat tarihinde Avrupalı liderlerle bir araya geleceğini ifada etmektedir makale.

Haziran 2021 itibariyle Covid-19’un etkisinin azalacağını, 2022 yazında ise dünyadaki tarım ürünlerinin 1/6’inin küresel ısınma ve ekolojik bazı sebepler nedeniyle yok olacağını ve dünya çapında bir gıda krizinin var olacağından bahsetmektedir. Makalenin sonlarına doğru yaşanan bu krizlerden ders çıkaran devletlerin 2023 yılında yeni bir dünya kurduğu ve bu problemleri aşmak için küresel bir irade oluşturduğundan bahsedilmiştir. “Harika Sıfırlama”


Joe Biden’ın söylemlerine baktığımız zaman seçilmesi halinde Amerika’nın dünya meselelerine daha ilgili olacağı ve müdahil olacağını anlamaktayız.

Bütün bunları incelediğimiz zaman dünyada meydana gelen krizlerin belli hedefleri gerçekleştirmek amacıyla birtakım kimseler tarafından suni olarak meydana getirilip getirilmediği veya krizlerin sonucunda kimlerin bundan faydalandığının incelenmesi gerekmektedir. Daima tüm insanlığı saadete kavuşturacak yolların var olması ve bunların küresel anlamda uygulanması sağlanmalı, insanlar içerisinden yalnızca bir zümrenin istek ve yönlendirmelerine hizmet eden, gerçek hak anlayışına dayanmayan çalışmaların engellenmesi gerektiği kanaatindeyim.

“Onlara: “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!” dendiği zaman, “Hayır! Biz ancak ıslah edicileriz” derler. Dikkat edin! Onlar bozguncuların ta kendileridir; fakat bunun farkına varmazlar. Onlara: “Şu mü’minlerin iman ettiği gibi siz de iman edin!” dendiği zaman: “Şu aptal ve akılsızlar gibi mi iman edeceğiz?” derler. Şunu bilin ki, asıl aptal ve akılsız olan kendileridir; fakat bunu da bilmezler.”  (Bakara Suresi 11,12,13. Ayet)

Yorumlar

Popüler Yayınlar