Felaketler Dünyasından Saadet Dünyasına Geçiş Aşaması





Yeryüzü bugün insanların yaşamlarının güçleştirildiği, yoksullaştırıldığı ve kuşatıldığı bir yer haline getirilmiştir. İnsanları zihinlerde ve ortamlarda kuşatan, yönlendiren bir sistem inşa edilmiştir ve bu inşa edilen sistemin devamı için zihin mühendisleri, toplum mühendisleri ve daha birçok uzman kadrolarca modern sömürü sistemi ayakta tutulmaktadır. Bu batıl hak anlayışının bir tezahürüdür ve yok olmaya mahkumdur.

 Çünkü “De ki: ‘Hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl yok olmaya mahkumdur.’” (İsra Suresi 81. Ayet)

Öyleyse bu batılı yok edecek bir inanan zümre ortaya çıkacaktır. Zalimlerin inşa ettiği dünya bir Felaketler Dünyası” idi. Mü’minlerin inşa edeceği dünyada bir “Saadet Dünyası” olacaktır. Tıpkı Hz. Peygamberimiz (s.a.v.)’in inşa ettiği Asr-ı Saadet dünyası gibi. Gayesi Allah’ın hükümlerinin yeryüzüne hakim olması, bütün insanlığın kurtuluşa(hidayete) kavuşması, zulmün sona ermesi olacaktır.

Saadet dünyası “Hak” anlayışa dayanmaktadır. Hak, “değişmez, her şart altında doğru olan şey” demektir. Batıl, “Her şart altında yanlış olan şey” demektir. Hak anlayış, insanlık tarihi boyunca kendisini peygamberlerin getirdikleri tebliğ ve din üzerine inşa etmişlerdir. Batıl anlayış ise kendisini bugünkü batı uygarlığı yani Eski Roma uygarlığı, Eski Roma uygarlığı Eski Yunan uygarlığına, Eski Yunan uygarlığı da Eski Mısır uygarlığına yani Firavunlara dayanmaktadır. Firavunların düzeni bir zulüm düzenidir. Eski Yunan ise gerçek hak anlayışı ile çelişen, çok tanrılı inanç sistemine sahip olmuştur. Bugünkü Batı medeniyeti büyük oranda Yunan düşünce sistemi üzerinde gelişmiştir.

Batı’nın zulüm karnesine bakalım şimdide.

Fransa'nın Çad'da İslam alimi katliamı:

1917'de Fransa, Çad'da ülkenin her yerinden İslam alimlerini “konferansa” bahanesiyle davet etti. Fransız cellatlar, gelen 400 İslam alimini orada vahşice katletti.

ABD'nin Hiroşima soykırımı:

ABD Başkanı Truman’ın emri ile 6 Ağustos 1945'te atom bombasıyla Hiroşima’da ilk anda 70 bin kişi katledildi. Radyasyon hastalıkları sebebiyle Hiroşima’nın ilk beş yıl içerisindeki bilançosu 200 bin ölüye ulaştı.

ABD'nin Nagazaki soykırımı:

ABD Başkanı Truman, 9 Ağustos1945’de Nagazaki’ye atom bombası attırdı. İlk anda 74 bin kişi öldü, şehirdeki binaların %36’sı tamamen yok oldu. Daha sonra ölü sayısı 143.124’e ulaştı.

Almanya'nın Namibya katliamı:

1904’te Nabibya’yı sömürgeleştiren Almanya, bir yıl içinde en az 75 bin insanı katletti. Yerli pek çok kadın, Alman askerlerine seks kölesi olarak hizmet etmeye zorlandı.

ABD ve İngiltere'nin Dresden katliamı:

1. Dünya Savaşı sırasında İngiltere Başbakanı Churchill ve ABD’nin bombardımanları ile 13-15 Şubat 1945’te Almanya’nın Dresden şehrinde 3 günde yaklaşık 135 bin kişi öldürüldü.

Fransa'nın Cezayir soykırımı:

5 Ağustos 1945'te Fransız işgal kuvvetleri, Cezayir halkına saldırdı. Bir günde 45 bin kişi şehit edildi. 1 Kasım 1954-19 Mart 1962 arası, Cezayir’in bağımsızlık mücadelesinde Fransa, 1,5 milyon Cezayirli Müslümanı şehit etti. O sırada Cezayir nüfusu 8-10 milyon civarındaydı. Yani Fransa ülke nüfusunun % 15'ini yok etti.

Haçlı ordularının Boşnak Müslümanlara soykırım uygulaması:

1995'te, gözü dönmüş Ratko Mladiç komutasındaki Sırp katiller, Srebrenitsa'da 8.372 Boşnak Müslümanı şehid ettiler. Sırplar, kimlikleri tespit edilmesin diye cesetleri parçalayarak 64 ayrı toplu mezara gömdüler. Masum Müslümanları Sırp katillere teslim eden ise BM’nin sözde “Barış Gücü”nün Hollandalı komutanı Thom Karremans idi. Karremans, 25 000 silahsız, savunmasız Boşnak Müslümanı kendi elleriyle Sırp katillere teslim etmişti. Hollanda 2 kanalında Temmuz 2015’te yayınlanan ‘Srebrenitsa Neden Düşmeliydi?‘ adlı programda, Birleşmiş Milletler’in, ‘katliama seyirci kaldığı‘ suçlamalarını doğrulayan yeni belgeler yayınlandı.
Buna göre, Fransa, Britanya ve ABD arasında 1995 yılı mayıs ayında imzalanan gizli bir anlaşma nedeniyle, Srebnetisa’yı kuşatan Sırp güçlerine yönelik hava saldırısı düzenlenmedi.
ABD kaynaklı gizli belgeler Hollanda’nın eski savunma bakanı Joris Voorhoeve tarafından da doğrulandı. Voorhoeve’e göre, Birleşmiş Milletler, Srebrenitsa’da hava desteğine izin vermiş olsaydı, soykırımın önüne geçilebilecekti. Ama “BM gözetiminde” soykırım yapıldı.

Belçika'nın Kongo soykırımı:

NATO’nun merkezi, sözde medeniyet ve ilerleme ilkelerinin temsilcisi görünen Avrupa Birliği’nin Başkenti Brüksel’in de yer aldığı, demokrasinin kurumsal abidesi gibi görünen ama kendisi “Krallıkla” yönetilen Belçika’ya bir bakalım. Belçika, Kongo’yu sömürgeleştirdiği 1890-1905 arasında, 10 milyon insan öldürdü. Köle olmak istemeyen çocukların elleri ve ayaklarını kestiler. Belçika askerleri kendi aralarındaki kesilmiş çocuk eli koleksiyonu yapıyordu. 20 milyon olan Kongo nüfusu 8 milyona kadar düşmüştü.

Libya:

Bilindiği gibi İtalyan sömürgecilerinin elinden yıllar boyunca zulüm çektikten sonra bağımsızlığa kavuştuğunda, bu kez de dünyanın jandarması ABD’nin elinden kurtulamadı. Her fırsatta bir bahane bularak Libya topraklarını bombalayan ABD jetleri binlerce masumun ölmesine sebep oldu.

Haiti:

ABD’nin arka bahçesindeki bu ülke de en kanlı kıyımlardan nasibini aldı. Yalnızca 1915’teki ABD işgali sırasında birkaç günde 3 bin 500 kişi öldürüldü. Daha sonra ABD işgali resmen bittiğinde de kıyımlar bitmedi. ABD destekli cuntalar boyunca 1957’den 1971’e kadar Haiti’de 26 bin kişi öldürüldü.

Filipinler:

1898’de ABD tarafından işgal edilen, ABD generali Smith’in emri “yakın, yıkın, hapsetmeyin, on yaşından büyükleri öldürün” idi. Sonraki yüz yıl boyunca ABD ve işbirlikçileri hep bu emre uydular. Filipin tarihi 100 binlerce ölüden oluşmaktadır.

Amerika Kıtasındaki Yerlilerin Soykırımı

"Yeryüzünde bunlardan daha iyi bir ulus bulunmadığına Majestelerin önünde ant içebilirim. Komşularını kendileri kadar seviyorlar, konuşmaları son derece tatlı ve kibar, konuşurken hep gülümsüyorlar. Elli adamla bu halkın hepsini boyunduruk altına alabilir ve onlara her istediğimizi yaptırabiliriz."

-Kristof Kolomb'un İspanyol Kraliçe'sine Mektubu-
“En İyi Kızılderili, Ölü Kızılderilidir.”
-ABD’li General Philip Henry Sheridan (1831-1888)-

1492’de Kristof Kolomb’un Amerika kıtasını keşfiyle birlikte, Yeni Dünya ismiyle adlandırılan bu yeni coğrafyanın sakin hayatı birdenbire bozulmuştu. Yıllarca bu kıtada tek tip yaşamaya alışkın Kızılderililer, birdenbire beyaz ırktan olan insanların (İngiliz, Fransız, İspanyol) hışmına maruz kalmışlardı.

Tarihe Kızılderili Soykırımları olarak geçen vaka, Amerika’nın keşfinin ardından, kıtaya ulaşan Beyaz Avrupalıların ve Amerikalıların bu kıtada yaşayan yerli halk, Kızılderililere karşı uyguladığı soykırımlardır. Indian Genocide, Amerikan Genocide, Native Amerikan Genocide gibi isimlerle de adlandırılan bu soykırımlar, 1492’de başlayıp yaklaşık 500 yıl boyunca devam etmiştir. Kızılderililere uygulanan soykırımlar, bilinçli bir şekilde ve çeşitli yollarla uygulanmıştır.

Batı ve batıl zihniyetlerin dünyada yapmış oldukları zulümlerin bir kısmını aktarmaya çalıştım. Bugün hala Filistin’de çok uzun yıllardır yapılan zulüm devam etmektedir.

Bizler “Müslümanlar” bu zulümlere engel olmamız gerekmektedir. Bunun içinde Felaketler Dünyası inşa edenleri durdurmalı ve bir Refah ve Saadet Dünyası inşa etmemiz gerekmektedir.

Öncelikle bizler Batı ile ilişkilerimizin seviyesini belirlememiz gerekmektedir.

“Ey iman etmiş olan kimseler! Kendilerine kitap verilmiş olan kişiler arasından (, sizi İslam’dan çevirmeye uğraşan) bir fırkaya itaat ederseniz, imanınızdan sonra sizi kafirlere döndürürler.” (Al-i İmran Suresi 100. Ayet)

“Ey Nebi! Allah’tan hakkıyla sakın (ve müşriklere karşı da olsa verdiğin sözü bozma) o kafirlere ve münafıklara itaat etme! Şüphesiz ki Allah daima (onların yaptıklarını çok iyi bilmekte olan bir) Alim ve (onlara yapılacak saldırıyı bir hikmetle erteleten bir) Hakim olmuştur.” (el- Ahzab Suresi 1. Ayet)

Bu iki Ayette kafirlere itaat etmememiz yani onların istediği gibi yaşamamamız gerektiğinden bahsetmektedir.

“Ey iman etmiş olan kimseler! Kendi (din kardeşleri)nizden başkası(nı Yahudi ve Hristiyanlar gibi kafir fırkaları)nı (güveninize mazhar konumda) bir sırdaş edinmeyin! (Çünkü) onlar hiçbir (fitne ve) fesat hususunda size (hiçbir şeyi) eksik yapmazlar. Onlar (din ve dünya hususunda daima) sizin sıkıntınızı (ve zarara uğramanızı) istemişlerdir. Gerçekten (size karşı büyük bir kin ve nefret taşıdıklarından, kendilerine hâkim olamamış ve) ağızlarından (dökülen sözlerinde) aşırı öfke açığa çıkmıştır. Onların göğüslerinin gizlemekte olduğu (düşmanlık) ise (açıkladıklarından) daha büyüktür. Muhakkak Biz (Allah ve Resulünün düşmanlarıyla dost olmamanızı ifade eden) ayetleri size iyice açıklamışızdır. Eğer siz (dostla düşman arasındaki farkı düşünüp) anlamakta olduysanız (, gerekeni yaparsınız)!” (Al-i İmran Suresi 118. Ayet)

Biz Müslümanlar kafirler ile iletişimimizi belli kriterler gözeterek sağlamalıyız. Kafirleri dost edinmememiz gerekir öncelikle. Çünkü insanın dostunun huyları kendisinde de sirayet etmeye başlar zamanla. Bizim gayrimüslimlerle iletişim ölçümüz örnek birer Müslüman modelinde olmalıdır. Hal ve hareketlerimiz İslam’ı özendirici, tebliğ edici bir vaziyette olması gerekir.


Ayrıca gayrimüslimlerin adet ve yaşantılarını kendi adet ve yaşantılarımız ile değiştirmemiz gerekmektedir. Müslümanlığın gerektirdiği gibi yaşamalı, Batı’dan ithal edilmiş yaşam şekillerini hayatlarımızdan çıkarmalıyız.

Saadet Dünyası inşa edebilmek için bunun gerektirdiği insan olabilmemiz gerekmektedir. Eğer gayrimüslimlerin adet ve alışkanlıkları üzere yaşarsak kendi Müslüman kimliğimizi ve düşüncelerimizi ortaya koyamayız, gerçekleştiremeyiz. Batıyı taklit etmek, onlar gibi yaşamak bir ayrıcalık, bir lüks, bir moda değil, kişilik ve kimlik yoksunluğudur.

Genel olarak ifade etmem gerekirse, öncelikle materyalist dünya görüşü ile şehvet kültürünün etkisiyle gelişen ve İslam ümmetini önüne katıp sürükleyen, Müslümanları, Peygamberin (s.a.v.) rehberliğinden ve Kur’an’ın hidayetinden uzaklaştıran, insanlığın hidayet vesilelerini engelleyen Batı taklitçiliğini terk etmemiz gerekmektedir.


Böylelikle Saadet Dünyasını inşa etmenin ilk aşamasını gerçekleştirmiş olabiliriz.


{Bir sonraki yazım devamı niteliğinde olacaktır.}

Yorumlar

Popüler Yayınlar