HAÇLI SEFERLERİ

         
 Haçlı Seferlerinin Doğuşu

 Haçlı seferleri, aslında İspanya’dan ve Portekiz den Müslümanların atılması için başlatılan ‘Reconqista(Yeniden Fetih)’ hareketinin başlamasıyla doğmuştur. Bu dönemdeki Müslümanlar İspanya ve Sicilya da hakimiyet kurmuşlardır. Bu hareket, İber yarım adasında bulunan Hristiyanların ve  Krallıkların ortak düşmanları haline gelen Müslümanların, elindeki şehirleri almak için başlatılmış ve 9. yüzyıldan 15. yüzyılın sonlarına kadar sürmüştür. Türklerin Bizans İmparatorluğu’na yapmıl olduğu saldırılar nedeniyle, politik başarıları ile bilinen Bizans imparatoru I. Aleksios Kommones Türklere karşı Papadan yardım istemiştir. Papa’da Bizans imparatoru’nın bu talebini yardım isteğinin geri çevirmemiştir. Fakat Papa’nın amacı Bizans’a yardımdan çok Doğu topraklarını ve Kudüs’ü ele geçirmek olmuştur. Papa, kendi görüşlerini benimsemeyen “heretik (dinden sapmış)’  Doğu Hristiyanlarını kontrol altında tutmak ve Avrupa’nın içinde bulunduğu krizden kurtulmasını istemiştir.

1095 de toplanan Clermont Konsilin’de Papa, Hristiyanların Kudüs’ü ve Doğu topraklarını ele geçirilmesi , özellikle de “Kutsal Topraklar”ın Müslümanların elinden kurtarılması için yapılacak Kutsal savaşa (Haçlı Ruhu) davet etmiştir. Papa, savaşa katılacaklara dünyevi ve uhrevi pek çok vaatte bulunmuştur. O zamanlar kilisenin halkı Haçlı Seferlerine katılmaya ikna etme çabasıyla sadece dini bir kurum olmadığının aynı zamanda geniş toprakların yöneticisi ve siyasi bir otorite olmak isteği dikkat edilmesi gereken bir nokta olmuştur.


 Birinci Haçlı Seferi (1095-1099)





Kudüs’ün kurtarılması yani Kutsal toprakların Müslümanların hakimiyetinden alınması amacıyla başlatılan Haçlı Seferi’nin ilkidir. Birinci Haçlı Seferi, katılan askeri birliklerin 600.000 kişilik asker sayısı sebebiyle en önemli haçlı seferi olarak kabul edilir. Birinci Haçlı seferinin, 1095 yılında Clermont’da toplanan Kilise Konsilin de Papa 2. Urban (Urbanus) ve fanatik bir Papaz olan Pierre L’Ermite tarafından başlatıldığı kabul edilmektedir. 

Başında fanatik Papaz ‘Pierre L’Eermite’ bulunduğu ilk askeri haçlı ordusu, 1 ağustos 1096 yılında sefere çıkmıştır. Genellikle savaş tecrübesi olmayan erkekler, çocuk ve genç yaştaki kadınlardan oluşturulmuş birlik, Yalova civarında Selçuklu ordusu tarafından imha edilmişlerdir.
İkinci gruba “Baronların haçlı seferi” denmektedir. İkinci olan grup soylular tarafından komuta edilen ağır zırhlı şövalyelerden ve profesyonel askerelerden oluşmuş birliktir. Şövalye ve soylulardan oluşan bu grup Haçlı ordusu ile ilgili rivayete göre 30.000 ile 70.000 arasında asker ve 30.000 civarında asker olmayan bir güçten oluşmuştur.

1097 de İstanbul önlerine gelen bu ikinci haçlı grubu, kendi ihtiyaçları ve hayvanların yemini karşılamak için güzergahları üzerinde bulunan yerleşkelere büyük zararlar vermeye başlamışlardır. 
 Haziran ayının son haftalarında harekete geçen Haçlı ordusu, beş haftada Kudüs’e varmayı planlamış fakat bu sefer tam 2 yıl boyunca sürmüştür. 

1. Kılıç Arslan, birçok taktik düşünmüştür. Haçlı Ordusunun Anadolu topraklarından geçiş güzergâhında strateji geliştirmiş, soğuk savaş taktikleri uygular gibi ani baskınlarla çoğu askerleri etkisiz hale getirmiştir. Geçiş güzergâhlarındaki su kuyularını tahrip etmiş, köyleri boşalttırmış, yolları üzerindeki meraları büyük koyun sürüleri ile otlatıp Haçlı ordusunu susuz ve hayvan yeminden yoksun bırakmış onları yıpratmak için birtakım taktikler uygulamıştır.
Yollarına devam eden haçlı ordusu, Toros’u geçip Ermeni hakimiyetinde bulunan Çukurova bölgesine girmiş oradan da Antakya önlerine kadar ilerlemişlerdir.

Haçlılar Antakya’yı aldıktan bir süre sonra at, yiyecek, iaşe teminatı için şehirde kalmışlardır. Hatta bu teminatlar sağlama sırasında bir Arap yerleşkesi olan Maarrattun Numan Kalesi kuşatılmıştır. Bu kuşatmada haçlılar tarafından 20.000 kişinin kılıçtan geçirilip korkunç bir katliam yapılmıştır. Hristiyan kaynaklarında belirtildiğine göre gözü dönmüş Haçlı ordusunun bu kaledeki ölen insanların bedenlerini dahi yedikleri söylenmektedir.      

Haçlı ordusu, Antakya civarındaki ihtiyaçlarını tamamladıktan sonra Lübnan, Batı Suriye ve Filistin topraklarından geçerek 5 Temmuz 1099’da Kudüs şehri surlarının önüne ulaşmıştır. Kudüs şehri, Fatımilerin askeri komutanı İftikar El-Devle ve onun askeri güçleri tarafından üst düzeyde korunmuştur. Haçlı Ordusunun 5 Temmuz’dan itibaren kalelerin surlarına yaptıkları saldırılarda başarısız olmuşlar ve hep geri püskürtülmüşlerdir. Fakat Haçlı Ordusu’na denizden gelen yardım durumu haçlıların lehine çevirmiştir.

Haçlı Ordusu, komutanlarından Raymond Saint Gillies’in, Fatımi kale komutanı olan İftikar El-Devle’ye teslim olması halinde kendisinin ve ordusunun şehirden çıkarılacağı sözünü vermiştir. Bunun sonucunda Haçlı Ordusu, kaleyi teslim almış ve sözlerinde durarak Fatımi kale komutanını ve ordusunun şehirden ayrılmasına izin vermiştir. Fatımi komutanı ve ordusu Aşkalon Kalesine sığınmış, böylece Kudüs resmen Haçlıların eline geçmiştir.  Fatımi komutanı ve askerleri serbest bırakılmasına rağmen haçlı ordusu kaledeki Müslüman ve Yahudilere büyük kıyım ve katliamlarda bulunmuşlardır. Mabetlere sığınan kadın ve çocukları dahi kılıçtan geçirmişler, şehrin sokaklarını kan ve cesette bulamamışlardır.






 1100 Haçlı Seferleri

1099 da yapılan Haçlı seferlerinin başarıyla sonuçlanmasıyla ülkelerine geri dönen soyluların doğunun zenginliklerinden büyük bir abartıyla bahsetmişlerdir. Bunun üzerine Papa 2. Paschalis’in tekrar Haçlı seferi çağrısı yapması üzerine kısa sürede üç büyük ordu oluşturulmuştur.  Tekrar kurulan bu Haçlı Ordusu zengin olma hayalleriyle tutuşan baronlar ve soylulardan oluşmuştur.  Orduların toplam mevcudunun yaklaşık 300.000 kişilik bir askeri birlikten oluştuğu yönünde tahmin yürütülmüştür.


 Üçüncü Haçlı Seferleri (1189-1192)

Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü tekrar ele geçirmesi üzerine Alman İmparatoru Barbarossa 100.000 kişilik ordusuyla Anadolu’ya girmiştir. Fransa kralı II. Filip ve İngiltere kralı Aslan yürekli Richard ise bir donanmayla Akdeniz üzerinden ‘Akka’ ya gelmiş ve şehri kuşatmışlardır. Aslan yürekli İngiliz birçok kez Kudüs’ü ele geçirmek için uğraşmışsa da Selahattin Eyyubi’nin başarılı taktikleri ile bu taarruzları sonuçsuz kalmıştır, başta Kudüs’ün Müslümanlarda kalması Selahattin Eyyubi’nin ne kadar zeki bir komutan ve büyük bir lider olduğunu bütün dünyaya kanıtlamıştır.     


 Dördüncü Haçlı Seferleri (1202-1204)

Bu haçlı seferinin Papa 3. Innocentius tarafından Kudüs’ü kurtarmak için yapmış olduğu çağrıyla başlamıştır. Avrupa’da toplanan ordular İtalyan Bonifacio tarafından komuta edilmiştir. Ordunun asıl amacı ilk olarak Mısır’a ulaşmak oradan Kudüs’ü ele geçirmek olmuştur. Haçlı Ordusunu Venedikliler ücretli olarak taşımayı kararlaştırmış; fakat haçlıların parası bu ücreti ödemeye yetmeyince ordunun bir kısmı taht kavgaları yaşayan Bizans’a yönelmiş Konstantinopolis yağmalamışlardır. Ortodoks Hristiyan olan Bizans’ın yerine, Katolik Hristiyan Latin imparatorluğu kurulmuşsa da kurulan bu Latin imparatorluğu da pek uzun ömürlü olmamıştır. 


 Çocuk Haçlı Seferleri

1212 yılında tamamı çocuklardan oluşan ve kurulma sebebi tam olarak bilinmeyen bir haçlı gücü oluşturulmuştur. Orta çağ Avrupa’sının tarihindeki lekelerden biri olan bu tarihi olay batılılar tarafından üstü kapatılmaya çalışıldığı için bu birliklerle ilgili pek belge bulunmamaktadır.
Bu çocuk güçler yaklaşık olarak 37.000 çocuktan oluşmuş ve Kudüs’e varmayı planlamışlardır. Bu çocukların, akıbeti çoğu yolda açlıktan, hastalıklardan ve donarak ölerek sonuçlanmıştır.





Yorumlar

Popüler Yayınlar